Günümüzde sosyal medya, hayatımızın birçok alanında önemli bir role sahip. Özellikle seyahat etmek ve keşfetmek isteyenler için, Instagram, TikTok ve diğer sosyal medya platformları, yolculukları daha keyifli ve etkileşimli hale getirmek için harika bir kaynaktır. Ancak, son yıllarda sosyal medyanın turizm üzerindeki etkileri ve turistik bölgelerin dikkatini çekmeye başlamıştır. Sosyal medyanın seyahat deneyimlerini dönüştürme gücü, bizi kötü birer turist haline getirmiş olabilir.
Sosyal Medyanın Seyahat Etkisi
Sosyal medya, seyahat etme kararlarımızı ve planlarımızı şekillendirmede önemli bir role sahip hale geldi. Başkalarının seyahat deneyimlerini görmek, bizim de o yerleri ziyaret etme isteğimizi tetikliyor. Bu da güzellikleri keşfetmemize ve farklı kültürleri tanımamıza yardımcı oluyor. Ancak, burada önemli olan dengeyi sağlamaktır.
Seyahat etmek, sadece sosyal medyada instagramda paylaşmak için değil, gerçek bir deneyim yaşamak ve keşfetmek için yapılmalıdır. Turistik bölgelerde insanlara dikkat ederseniz herkes telefonlarla ya manzarayı ya da kendilerini çekerek sosyal medyalarında özellikle de instagram’da paylaşmaktadırlar. Ülkemizde hangi turistik merkeze gitseniz durum aynıdır.
Bencil Seyahat ve Sosyal Medyanın Etkisi
Sosyal medyanın seyahat etme şeklimizi etkileme şeklinin en dikkat çekici yönlerinden biri “bencil seyahat” olarak adlandırılan durumdur. Bencil seyahat, kişilerin sadece sosyal medya platformlarında popüler olan ve beğeniler toplayacak fotoğraflar çekme hırsı ile hareket etmeleridir. Bu durumda, gezmek, keşfetmek ve yerel kültürle etkileşim kurmak gibi gerçek seyahat deneyimleri ikinci planda kalır ve sosyal medya paylaşımları öncelik kazanır. Bu, seyahat deneyiminin derinliğini ve anlamını azaltabilir. Yani artık seyahat ederken kendimiz için değil sosyal medya için gidiyoruz. Sosyal medya platformlarında bu durum o kadar belirgin hale gelmiş vaziyette ki ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Instagram bizim için sosyal medyadan daha fazla olmamalı. Anı yaşamak yerine sosyal medyada vakit geçirmek yolculuğumuzu baltalamaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Sosyal Medyanın Yerel Kültüre Etkisi
Turistlerin, sosyal medyada popüler olan yerleri ziyaret etmek için birbirleriyle yarışmaları ve fotoğraflarını paylaşmaları, yerel kültürle etkileşim kurma şansını azaltabilir. Bazı turistler, yerel halkın rahatsız olabileceği davranışlarda bulunabilir ya da kutsal ve doğal alanları saygısızca kullanabilirler. Bu durum, turistik bölgelerde çevre kirliliğine, tarihi mekanların tahrip edilmesine ve yerel kültürün sarsılmasına yol açabilir.
Turistik Bölgelerin Yanıtı: Yeni Kurallar ve Düzenlemeler
Turistik bölgeler, sosyal medyanın etkileriyle başa çıkmak için yeni kurallar ve düzenlemeler getirmeye başlamıştır. Örneğin, Bali gibi popüler destinasyonlar, turistlerin kaba davranışlarını önlemek amacıyla özel kurallar uygulamaya koymuştur. Turistler artık ehliyetsiz motosiklet kiralayamaz ve bazı kutsal alanlara girişleri sınırlandırılmıştır. Bu düzenlemelerin de bizim ülkemizde gelmesi kesinlikle gereklidir. Özellikle yerli turistlere. Tarihi eserlerin üzerine yazılan yazılar, umumi tuvaletlere dönen tarihi alanlarımızı bu yolla korumak mümkün.
Diğer ülkeler de sosyal medyanın turizm üzerindeki etkisini dengelemek için çeşitli önlemler almışlardır. İzlanda, Hawaii, Palau, Yeni Zelanda ve Kosta Rika gibi ülkeler, turistlerin yerel yasalara ve geleneklere uymalarını sağlamak için bazı kurallar benimsemiştir.
Sosyal medya, seyahat etmeyi ve keşfetmeyi kolaylaştıran bir araçtır, ancak kullanımında denge önemlidir. Seyahatlerimizde, gerçek bir deneyim yaşama ve yerel kültürle etkileşim kurma şansını kaybetmemeye dikkat etmeliyiz. Turistik bölgelerin yeni kurallar ve düzenlemelerle sosyal medyanın olumsuz etkilerini önlemeye çalışması olumlu bir adımdır. Seyahat etmek, güzellikleri paylaşmak kadar, yerel kültür ve doğaya saygı göstermek de önemlidir. Unutmamalıyız ki seyahat, gerçek deneyimler ve anılar biriktirme fırsatıdır. Sosyal medya ise sadece bunu paylaşmanın bir yolu olmalıdır.
