
Gaziantep, yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın da en özel şehirlerinden biri. Tarihi dokusu, zengin mutfağı ve kültürel mirasıyla adeta yaşayan bir müze gibi. UNESCO tarafından “Gastronomi Şehri” seçilen Antep, misafirlerine hem damaklarda iz bırakan tatlar sunuyor hem de tarihiyle büyülüyor. Biz de bu yazıda Gaziantep’te geçirdiğimiz ilk günü tüm detaylarıyla aktarıyoruz. Eğer “Gaziantep’te nerede kalınır, nerede ne yenir, hangi yerler gezilir?” diye merak ediyorsanız, bu rehber size yol gösterecek.
Gaziantep’te Nerede Kalınır?
Şehre uçakla geliyorsanız, ilk tavsiyem şehir merkezinde konaklama ayarlamanız olur. Çünkü hem restoranlara hem de gezilecek yerlere ulaşım açısından büyük kolaylık sağlıyor. Biz tercihimizi Matnakaş Konağı’ndan yana yaptık.
Matnakaş Konağı, şehrin tarihi ruhunu yansıtan taş yapısıyla çok keyifli bir otel. Odanızdan çıkıp birkaç adımda çarşılara ya da restoranlara ulaşabiliyorsunuz. Fiyat-performans açısından da oldukça tatmin edici. Eğer hem otantik bir atmosfer hem de şehir merkezine yakınlık arıyorsanız burası kesinlikle doğru tercih olabilir.
Güne Beyranla Başlamak
Gaziantep gezisine sabahın erken saatlerinde başlamak gerekiyor çünkü şehirde sizi bekleyen sayısız lezzet var. Bizim ilk durağımız, şehrin en meşhur lezzetlerinden biri olan beyran çorbası oldu. Bunun için de rotamızı ünlü Metanet Lokantası’na çevirdik.

Beyran, koyun eti, pirinç, sarımsak ve bol baharatla hazırlanan oldukça doyurucu bir çorba. Sabahın erken saatinde bu kadar ağır bir yemek fikri sizi şaşırtabilir ama inanın tadına bakınca anlayacaksınız: Gaziantep’te gün beyranla başlar. Metanet’te servis edilen beyran çok lezzetliydi, bol sarımsaklı ve hafif acılı haliyle güne enerjiyle başlamamızı sağladı.
Tatlı Kaçamağı: Katmer
Beyranın hemen ardından yine Metanet’te katmer sipariş ettik. Gaziantep’in katmeri, bol Antep fıstığı, kaymak ve incecik açılmış hamuruyla dünyaca ünlü bir tatlı. Biz bir simit katmer, bir de klasik katmer söyledik. Dört kişi olmamıza rağmen bitirmekte zorlandık.

Katmer, sabah için oldukça ağır görünebilir ama Gaziantep’te tatlıyı günün herhangi bir saatinde yiyebilirsiniz. İncecik çıtır hamurun içindeki kaymak ve fıstığın buluşması gerçekten unutulmaz bir lezzet deneyimi oldu.
Zeugma Mozaik Müzesi
Karnımızı doyurduktan sonra sıradaki durağımız Zeugma Mozaik Müzesi oldu. Gaziantep denince akla gelen en önemli kültürel noktalardan biri burası. Dünyanın en büyük mozaik müzelerinden biri olan Zeugma, Roma dönemine ait eşsiz eserleriyle ziyaretçilerini büyülüyor.

En çok merak edilen eserlerden biri şüphesiz Çingene Kızı Mozaiği. Fotoğraflarda defalarca görmüştük ama yakından görmek çok daha etkileyici. Mozaiğin gözleri adeta size bakıyormuş hissi veriyor.

Bunun dışında deniz tanrısı Okeanos ve Tethys gibi mitolojik figürleri, savaş ve günlük yaşam sahnelerini yansıtan mozaikler de oldukça ilgi çekici.
Müze yalnızca mozaiklerden ibaret değil. Roma dönemine ait heykeller, sütun başlıkları ve kazılardan çıkarılan günlük yaşam eşyaları da sergileniyor. Buraya en az 2 saat ayırmanızı öneririm çünkü her eserin ayrı bir hikâyesi var.

Tarihi Çarşılarda Gezinti
Müze ziyaretinin ardından şehir merkezine dönüp tarihi çarşıları gezmeye çıktık. Gaziantep’in çarşıları hem alışveriş hem de kültürel keşif açısından mutlaka görülmeli. Bakır ustalarının çalıştığı atölyelerden yükselen çekiç sesleri, baharatçıların önünde yükselen renk cümbüşü ve fıstık kokusu sizi hemen içine çekiyor.
Almacı Pazarı ve Zincirli Bedesten gibi yerlerde dolaşırken hem alışveriş yapabilir hem de şehrin ruhunu hissedebilirsiniz. Gaziantep’te her sokakta ayrı bir hikâye, her dükkânda farklı bir tat var. Biz biraz alışveriş yaptıktan sonra otele dönüp kısa bir dinlenme molası verdik. Çünkü günün akşamında bizi çok özel bir kebap ziyafeti bekliyordu.
Akşam Yemeği: İmam Çağdaş Deneyimi
Gaziantep’in en ünlü restoranlarından biri olan İmam Çağdaş’ta akşam yemeği yedik. Yıllardır hem yerli hem de yabancı turistlerin gözdesi olan bu mekân, kebapları ve baklavasıyla meşhur.
Biz siparişlerimizi verirken mekânın spesiyali olan Ali Nazik kebabını denemeden geçmek istemedik. Yoğurtlu közlenmiş patlıcanın üzerinde nefis kıyma kebabı gerçekten harikaydı. Bunun yanında patlıcan kebabı ve Urfa kebabı da söyledik. Etlerin pişme kıvamı, lezzeti ve sunumu kusursuzdu.
Hizmet kalitesi oldukça iyiydi, garsonlar ilgili ve hızlıydı. Ancak fiyatlar biraz yüksek diyebilirim. Altı kişi yemek yedik ve toplamda 5100 TL hesap ödedik. Yine de böyle bir deneyim için kesinlikle değer. İmam Çağdaş, Gaziantep’e gelen herkesin mutlaka uğraması gereken bir yer.
Akşam Hayatı ve Küçük Bir Not
Akşam yemeğinden sonra şehir merkezinde biraz dolaşmak istedik ama saat 8’den sonra açık dükkân bulmak oldukça zor. Eğer alışveriş yapmayı planlıyorsanız bunu gündüz saatlerinde halletmenizi öneririm. Gaziantep’te akşam daha çok restoranlarda vakit geçirmek ve dinlenmek için uygun.
İlk Günün Özeti
- Konaklama: Matnakaş Konağı – tarihi ve merkezi bir otel, fiyat-performans açısından başarılı.
- Sabah: Metanet Lokantası’nda beyran ve katmer.
- Gündüz: Zeugma Mozaik Müzesi ziyareti.
- Öğleden Sonra: Tarihi çarşılarda alışveriş ve gezinti.
- Akşam: İmam Çağdaş’ta Ali Nazik, patlıcan kebabı ve Urfa kebabı.
- Not: Akşam 8’den sonra açık dükkân bulmak zor.
⚠️ Not: Bu yazı tamamen kişisel deneyimlerimizden oluşmaktadır. Anlatılan otel, restoran veya mekânlarla herhangi bir sponsorluk, reklam veya iş birliği bulunmamaktadır.