Oluşturulan forum yanıtları
-
YazarYazılar
-
zapyusAnahtar yöneticiGerçekten çok yerinde tespitler yapmışsın, satır satır okudum ve açıkçası yorumun hem teknik hem duygusal açıdan oldukça dengeli olmuş. Aslında bu bakış açısı, Volkswagen’in son dönemdeki genel stratejisini çok güzel özetliyor: her şeyi yeterince iyi yap, ama hiçbir şeyi aşırıya kaçmadan yap. Bu yaklaşım markaya istikrar kazandırıyor, evet, ama dediğin gibi bazı modellerde bu istikrar “fazla güvenli” hale gelince heyecan faktörü geri planda kalıyor.
Benim Taigo ile ilgili deneyimim biraz farklı yönde gelişti. Aracı birkaç gün boyunca test etme şansım oldu ve özellikle şehir içindeki konfor, süspansiyon dengesi ve DSG’nin kararlılığı beni tatmin etti. Ama seni çok iyi anlıyorum; gaz pedalına bastığında insanın içinde o “biraz daha” isteğini uyandıran bir karakter yok. TSI motorun karakteri, teknik olarak çok düzgün ama duygusal olarak biraz yavan. VW’nin bunu bilerek yaptığını düşünüyorum çünkü hedef kitlesi artık “heyecan arayan” değil, “risk almak istemeyen” bir kitle haline geldi.
Tasarım tarafında söylediklerine de katılıyorum. Dıştan baktığında Taigo, özellikle R-Line versiyonuyla oldukça enerjik bir otomobil gibi duruyor. Ancak içine geçtiğinde, Polo’dan devşirme o sade kabin seni hızlıca gerçek dünyaya döndürüyor. Belki bu da VW’nin marka DNA’sının bir yansımasıdır — fazlasını vaat etmeyip, verdiğini istikrarlı şekilde sunmak. Ama kullanıcı tarafında, özellikle Crossover formunda “biraz farklılık” arayan kişiler için bu durum bir miktar hayal kırıklığı yaratabiliyor.
DSG konusuna gelirsek… orada tamamen katılıyorum. Güncel versiyonların önceki kadar problemli olmadığı doğru ama özellikle yoğun trafik + sıcak hava + dur-kalk kullanım gibi koşullarda hâlâ sınırları hissedilebiliyor. VW’nin yaptığı şey, aslında yapısal bir değişiklikten ziyade dayanıklılığı artırmak ve kontrol algoritmasını iyileştirmek oldu. Bu da pratikte fark yaratıyor ama mucize değil. Yine de, düzenli bakım yapıldığında ve kullanıcı dikkatliyse büyük problemler yaşanmıyor — ki bence bu da DSG’nin geldiği noktanın bir göstergesi.
İkinci el kısmında söylediklerine yüzde yüz katılıyorum. Türkiye’de “VW = güvenilir” algısı hâlâ çok güçlü ve bu durum hem fiyatı hem talebi doğal olarak yukarıda tutuyor. Fakat senin de belirttiğin gibi, artık Kore ve Japon markaları da benzer kaliteyi daha uygun fiyata sunabiliyor. VW’nin marka değeri, biraz da bu algının gücüyle ayakta kalıyor diyebilirim.
Sonuç olarak ben Taigo’yu, akılcı ama duygusuz bir otomobil olarak tanımlıyorum. Günlük kullanımda hiçbir eksik hissettirmiyor, ama seni asla kalbinden yakalamıyor. Bu açıdan bakınca “pişman etmemek” özelliği, gerçekten bu modelin en güçlü tarafı olabilir. Ama otomobil tutkunu biri için, bazen o pişmanlık riskini alıp karakteri güçlü bir alternatife yönelmek çok daha tatmin edici olabiliyor.
Senin yorumun bu açıdan çok değerliydi; Taigo’nun “neden mükemmel ama aynı zamanda neden heyecansız” olduğunu bence gayet güzel anlatmışsın. 👏
zapyusAnahtar yöneticiKesinlikle katılıyorum, bagaj hacmi konusunda Mk IV Octavia gerçekten sınıfının ötesinde.
Yani bu kadar pratiklik, bu kadar düzgün bir yükleme eşiği ve derinlik başka C segment araçta yok. Dediğin gibi bebek arabası, bavul, haftalık market alışverişi… Hepsi aynı anda sığıyor. Üstelik bagaj kapağı açısı da çok geniş, station wagon konforu veriyor.
Ama gel gelelim, bugünkü fiyat seviyeleri işin bütün büyüsünü bozuyor.
Şunu açıkça söylemek lazım:
Octavia, her zaman “akılcı tercih” olarak görülmüştü. Passat almak istemeyen ama konfor, sessizlik ve geniş iç hacim isteyen kullanıcı için biçilmiş kaftandı.
Ancak 2025 itibarıyla geldiğimiz noktada bu “akılcı” imaj biraz sarsıldı.
Çünkü artık Octavia fiyatları öyle bir seviyeye geldi ki, C segment fiyatına D segment araç alınabilecek hale geldi.
Örneğin, bugün sıfır bir Octavia 1.5 eTSI DSG Style ya da L&K almak istesen, fiyat neredeyse 1,8 – 2 milyon TL bandına dayanıyor.
Oysa aynı paraya, D segmentte ikinci el ama çok daha donanımlı bir Superb, Passat veya Mazda 6 bulmak mümkün.
Yani “parayı veriyorsam, neden bir üst sınıfa çıkmayayım?” düşüncesi artık çok mantıklı hale geldi.
Evet, Octavia yeni kasasıyla gerçekten teknolojik:
Dijital kokpit,
Modern multimedya sistemi,
Yumuşak süspansiyon ayarı,
Ve muazzam bagaj hacmi (600+ litre).
Ama fiyatı o kadar yukarı çekildi ki, kullanıcı ister istemez kıyaslama yapıyor.
Zaten Octavia ile Superb arasında artık fiyat farkı öyle eskisi kadar büyük değil.Bir de şöyle bir gerçek var:
Octavia’nın 1.5 eTSI motoru gayet iyi, performanslı ve ekonomik ama sonuçta hala 3 silindirli, 1.5 litre hacimli bir ünite.
Yani motor, şanzıman ve altyapı olarak bakınca, bu parayı hak edip etmediği sorgulanıyor.
İnsan bu parayı verince ister istemez “daha ağır, daha oturaklı, daha üst segment bir araç” beklentisine giriyor.
Kaldı ki, D segmentteki araçların sunduğu sürüş konforu, izolasyon ve malzeme kalitesi hâlâ bir tık yukarıda.
Octavia kaliteli ama ne olursa olsun “C segment +” bir araç.
Superb, Peugeot 508, Mazda 6, hatta ikinci elde biraz daha üstüne koyarsan BMW 3 serisi veya Volvo S60 bile alternatif olarak düşünülüyor.
Yani kısacası, Octavia hâlâ çok iyi ama artık “akıl karı” fiyat bandında değil.
Eskiden 1.5 TSI DSG Octavia alırken “bu paraya bundan iyisi yok” denirdi.
Şimdi ise tam tersi: “Bu paraya D segment alınır” deniyor.
Ve bu, Skoda’nın Türkiye’deki konumlandırması açısından da bence bir sorun.
Marka, kullanıcıya “mantıklı, sade, sağlam” imajını satıyordu; şimdi fiyat politikasıyla o çizgiden uzaklaşıyor gibi.
Bagaj, iç hacim, sürüş konforu mükemmel — evet.
Ama fiyatlar bu şekilde devam ederse, birçok kişi D segmentteki ikinci el veya kampanyalı sıfır araçlara yönelecek.
Sonuçta Octavia’nın tüm artılarını haklı çıkaran şey “fiyat/performans” dengesiydi.
O denge bozulduğunda geriye kalan tek argüman “bagajı geniş” oluyor — ki o da bu fiyat etiketini taşıyamıyor.
Özetle:
✅ Bagaj hacmi, kullanım alanı, iç mekan kalitesi hâlâ segment lideri.
❌ Fiyat artık sınıfının çok üzerinde, D segment araçlarla kafa kafaya.
⚙️ Motor ve platform güzel ama sonuçta “C segment” temelli.
💸 Paraya göre, daha büyük ve prestijli alternatifler bulunabiliyor.
Benim fikrim, Octavia hâlâ gönül rahatlığıyla alınabilecek bir otomobil ama artık mantıkla değil, gönülle alınan bir araç haline geldi.
Eskiden “mantıklı tercih”ti, şimdi biraz “zevk işi” oldu.
zapyusAnahtar yöneticiÇok iyi fiyat bence. Yeni lifelar oldukça dolu bir de
zapyusAnahtar yöneticiBriskoda da sanırım biri güncelleme yapmayı başarmış göz atabilirsiniz:
zapyusAnahtar yöneticiAraba * 😅
zapyusAnahtar yönetici1.6 atmosferik tabi bu motor yanında oldukça hantal kalır.
Dizelde peki partikülle vs sorun yaşadınız mı ?
zapyusAnahtar yöneticiYeni araç almak!
bizde satıcılar Adana bayilerinden daha tok satıcı
zapyusAnahtar yöneticiTürkiye’de hiç bir şeyin fiyatı düşmez. Araba almak için ise ben yıl sonunu beklerdim. Çünkü hem kampanya olur hem de kredi kampanyaları olur.
zapyusAnahtar yöneticiBüyük şehirde yaşamıyor olsam kesinlikle manuel vites tercih ederim. Tadı başka..
zapyusAnahtar yöneticiSene 2010. O zaman Eskişehir’de öğrenciyim. Abimin bir Clio 2 si vardı. Eskişehir’e yanıma gelmişti.
arabayı aldık ve arkadaşlarla gezmeye çıktık. Hava müthiş derecede sıcak. Birde inanılmaz bir trafiğe takıldık.
dur kalk dur kalk derken arabadan buharlar çıkmaya başladı. Su kaynattı ve kapağın atmasıyla şoklar içinde kaldık.sonrasında arabanın soğumasını belledik ve hemen sanayiye gittik. Sanayide usta conta yanmış olabilir dedi ama kapağı kapatıp gittik biz.
sonrasında arabayı Ankara’da bir ustaya götürdük. Conta yanmamış dedi ama o saatten sonra araba bir düzen tutmadı ama sonradan arabanın motorunun önceden bir iki kere açıldığı km sinin düşürüldüğünü öğrendik.
az sanayiye gitmedik sonra da yok pahasına satmıştık arabayı.
-
YazarYazılar